Finansan Gider Kısıtı uygulamasını biliyorsunuz. Devletin, yabancı kaynak kullanımı özkaynaklarını aşan işletmeler için getirdiği fakat uygulamadan yok olup giden bir düzenleme olarak geçmişte kaldı. Yeni yapılan bir düzenleme ile devlet bu kez şevkatli yüzünü göstererek, "öyle yapana ceza" yerine "böyle yapana ödül" vermeyi tercih etmiş ki daha doğru bir hareket yapmış oldu bana göre de.
Sermayeyi kuvvetlerndirmeyi teşvik için finansman gider ksııtlaması yoluyla suyunun suyu şekilde sermaye artırmayıp kredi kullananların o kullandıkları kredinin belli bir miktarını kurumlar vergisi olarak cezalandırmaya çalışmak yerine nakit sermaye artırana belirli bir oranda kurumlar vergisi indirimi olarak kullanabilmesini sağlamış.
Düzenleme, 27 Mart 2015 tarihinde TBMM Genel Kurulu'nda kabul edilerek 6637 Kanun numarasıyla yasalaşan ve muhteviyatında çeşitli vergi düzenlemeleri de bulunan "Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" bugünkü tarihli Resmi Gazetede yayımlandı. Toplam 28 maddeden oluşan Kanun'un 6 maddesi vergi düzenlemelerine ilişkin olup, bu maddelerden biri de "Nakit Sermaye Teşviki" konusudur.
6637 sayılı Kanun’un 8 inci maddesiyle, Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinde değişiklik yapılarak, sermaye şirketlerinin nakit sermaye artırımları teşvik edilmektedir.
Şirketlerin borç yerine öz kaynak kullanımı özendiren bu düzenlemeyle; sermaye şirketlerinin ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden TCMB tarafından açıklanan ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’sinin ilgili hesap dönemine ait kurumlar vergisi matrahından indirilmesine olanak sağlanmaktadır.
Düzenlemeden, finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri kapsam dışında bırakılmaktadır.
Ayrıca düzenlemede, geçmiş yıllar karları, sermaye ve kar yedekleri gibi işletme özkaynakları içinde yer alan değerlerin sermayeye eklenmesi halinde işletmeye dışardan ilave nakdi bir kaynak girişi olmayacağı hususu dikkate alınarak, bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesi nedeniyle kurumlar vergisi indiriminden yararlanılmasının önüne geçilmektedir. Benzer şekilde, ortaklarca veya ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen nakit sermaye artırılmalarına da indirim imkanı tanınmamaktadır.
Belirtilen düzenlemeden faydalanan şirketler indirim hakkını sadece nakdi sermaye artışının yapıldığı yıl için değil her yıl için kullanabilecek; matrahın yetersiz olması nedeniyle indirilemeyen tutarlar sonraki dönemlere devredilebilecektir.
Konuyu bir örnekle açıklamak gerekirse, ABC şirketinin 2015 Ekim ayında 2.000.000 TL sermaye artırımı yaptığını kabul edelim. TCMB tarafından en son açıklanan ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranını ise yüzde 15 olarak alalım.
Bu veriler doğrultusunda hesaplamamız aşağıdaki şekilde olacaktır.
Kurumlar Vergisi Matrahtan İndirilecek Tutar
= Nakden Artırılan Sermaye Tutarı x TCMB Faiz Oranı x Süre (Ay) x İndirim oranı
Öncelikle firmanın yararlanacağı yıllık indirim tutarını aşağıdaki şekilde hesaplayalım;
= 2.000.000 x 0,15 x %25
= 75.000 TL
Söz konusu firmanın Ekim ayında sermaye artırımı yaptığını dikkate aldığımızda yukarıda yer alan yıllık tutarın kıst dönem hesaplaması aşağıdaki şekilde olacaktır.
(80.000/12 ay) x 9 ay = 56.250 TL
Bu tutarın kurumlar vergisi beyannamesinde net etkisi ise 56.250 x %20 = 11.250 TL olacaktır.
Bu düzenleme 1 Temmuz 2015 tarihinden itibaren yürürlüğe girecektir.
Düzenlemeyle eklenen bent:
“ı) Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan “Bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı” dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın %50’si.
Bu indirimden, sermaye artırımına ilişkin kararın veya ilk kuruluş aşamasında ana sözleşmenin tescil edildiği hesap döneminden itibaren başlamak üzere izleyen her bir dönem için ayrı ayrı yararlanılır. Sonraki dönemlerde sermaye azaltımı yapılması hâlinde azaltılan sermaye tutarı indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
Bu bent hükümlerine göre hesaplanacak indirim tutarı, nakdi sermayenin ödendiği ay kesri tam ay sayılmak suretiyle hesap döneminin kalan ay süresi kadar hesaplanır. Matrahın yetersiz olması nedeniyle ilgili dönemde indirim konusu yapılamayan tutarlar, sonraki hesap dönemlerine devreder. Bu bendin uygulanmasında sermaye şirketlerine nakit dışındaki varlık devirlerinden kaynaklananlar dâhil olmak üzere, sermaye şirketlerinin birleşme, devir ve bölünme işlemlerine taraf olmalarından veya bilançoda yer alan öz sermaye kalemlerinin sermayeye eklenmesinden kaynaklanan ya da ortaklar veya bu Kanunun 12 nci maddesi kapsamında ortaklarla ilişkili olan kişilerce kredi kullanılmak veya borç alınmak suretiyle gerçekleştirilen sermaye artırımları, indirim hesaplamasında dikkate alınmaz.
Bu bentte yer alan oranı, şirketlerin aktif büyüklükleri, ortaklarının hukuki niteliği, çalışan personel sayıları ve yıllık net satış hasılatlarına göre veya sermayenin kullanıldığı yatırımdan elde edilen gelirlerin kurumun esas faaliyeti kapsamında olmayan faiz, kâr payı, kira, lisans ücreti, menkul kıymet satış geliri gibi pasif nitelikli gelirlerden oluşmasına göre ya da sermayenin kullanıldığı yatırımların teşvik belgeli olup olmadığına veyahut makine ve teçhizat veya arsa ve arazi yatırımları için sermayenin kullanıldığı alanlar itibarıyla ya da bölgeler, sektörler ve iş kolları itibarıyla ayrı ayrı sıfıra kadar indirmeye veya %100’e kadar artırmaya; halka açık sermaye şirketleri için halka açıklık oranına göre %150’ye kadar farklı uygulatmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.”