İşletmenin Sürekliliği Kavramı ve Standartlardaki Yeri
İşletmenin sürekliliği kavramı, TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu’nda açıklanmıştır. Buna göre Finansal tablolar normal olarak işletmenin devamlılığı ve öngörülebilir bir gelecekte de faaliyetlerini sürdüreceği varsayımına dayanılarak hazırlanır. Tasfiyeye ihtiyacı ya da niyeti olan, ya da, faaliyet hacminin önemli ölçüde azalması beklenen işletmeler, finansal tablolarını işletmenin sürekliliği ilkesine göre değil, farklı bir gerekçe ile hazırlamalı ve bu gerekçeleri açıklamalıdır. Bu aynı zamanda TMS 10 Raporlama Dönemi'nden Sonraki Olaylar'da “Yönetimin, raporlama döneminden sonra, işletmeyi tasfiye etme veya işletmenin ticari faaliyetine son verme niyetinin olduğuna ya da bunları yapmak dışında gerçekçi bir alternatifinin bulunmadığına karar vermesi durumunda işletme, finansal tablolarını işletmenin sürekliliği esasına göre hazırlamaz.” şeklinde açıklanmıştır.
Ancak, her iki standart da işletmenin sürekliliği ilkesi kaybolduğunda ne yapılması gerektiğini anlatmasına karşın finansal tabloların nasıl hazırlanması gerektiğine ilişkin bir açıklama getirmemektedir.
Peki böyle bir durumda, ne yapmanız, UFRS’yi ve bunun altında hangi muhasebe politikalarını uygulamanız gerekir?
İşletmenin Sürekliliği İlkesinin Kaybedildiği Hallerde Finansal Tablo Hazırlamak
İşletmenin sürekliliği ilkesi kaybolduğunda, her işletme kendi mevcut şartlarını dikkatli bir şekilde gözden geçirmek ve kendi koşullarına en uygun şekilde finansal tabloları hazırlamak durumdadır. Bu kapsamda, bu yazımda paylaşacağım bakış açısı her işletme için uygulanabilir bir yöntem ya da kılavuz olarak değerlendirilmemelidir. Amacım yalnızca, işletmenin sürekliliği ilkesinin yokluğu halinde atlanmaması gereken noktaları vurgulamaktır.
1. TMS-TFRS uygulamaya devam et
Işletmenin sürekliliği prensibi kaybolmuş olsa bile, başka bir deyişle, şirket yönetimi faaliyetlerini bitirme ya da hacim olarak önemli ölçüde azaltmaya karar verse bile, finansal tablolar hazırlanırken sırasıyla Kavramsal Çerçeve, TMS ve TFRS’ler uygulanmalıdır.
2. Cari – Cari olmayan ayrımı
Sıklıkla hata yapılan konulardan biri de, işletmenin sürekliliği prensibi sona erdiğinde hazırlanacak finansal tablolarda tüm varlık ve yükümlülüklerin kısa vadeli olarak gösterilmesi gerektiği anlayışıdır.
Ancak bu doğru değil.
TMS 1’e göre cari olmayan bir varlık, işletmenin sürekliliği prensibine göre hazırlanmayan finansal tablolarda da “cari olmayan” olarak sınıflanmalıdır. Zira TMS 1, hala aynı TMS 1’dir. Detay için aşağıdaki makalemi inceleyebilirsiniz.
"TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu'nda "Cari" ve "Cari Olmayan" Kavramları"
Örneğin, sabit kıymet olarak sınıflanan bir varlığın satışı amaçlanıyor ve bu amaçla ilanı da verilmişse, "TFRS 5 Satış Amaçlı Elde Tutulan Duran Varlıklar ve Durdurulan Faaliyetler" kapsamında kısa vadeli olarak sınıflanmalıdır. Ancak bu durum sadece bu sabit kıymet için geçerli olacaktır. Diğer sabit kıymetler "TMS 16 Maddi Duran Varlıklar" ve "TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü" gereğince uzun vadeli olarak sınıflandırılmaya devam edilmelidir.
3. Varlıklarda değer düşüklüğü testi
Tasfiye, ticaretin ya da üretimin durması bir değer düşüklüğü göstergesidir.
Peki neden? Örneğin henüz çok yeni olan bir makine, faaliyetlerin durması sebebiyle neden değer düşüklüğü testine tabi tutulmalıdır?
Bunun nedeni, bu makine ile şirketin gelecekte ekonomik fayda elde edemeyecek olmasıdır. Bu durum da, makinenin geri kazanılabilir değerinin, bilançodaki gösterim değerinin altına düşmesine sebep olacaktır.
"TMS 36 Varlıklarda Değer Düşüklüğü" , maddi duran varlıklarda değer düşüklüğü doğuran olay meydana geldiği anda değer düşüklüğü testinin yapılmasını gerekli kılmaktadır. Bu nedenle değer düşüklüğü testi yapılmalıdır.
4. Stokların Değerlemesi
TMS 2 Stoklar kapsamında stokların finansal tablolarda gösterimi, maliyet değeri ile net gerçekleşebilir değer’den düşük olanı ile yapılmaktadır.
Faaliyetlerin ve/veya üretimin durdurulması karar verildiğinde, işletmenin sahip olduğu stokları hızlıca satması beklendiğinden, bu durumun stokların net gerçekleşebilir değerini düşürme ihtimali doğacaktır.
5. İvazlı Sözleşmeler
İvaz, kelime anlamı ile bedel, karşılık, yükümlülük demektir.
İşletme faaliyetlerini ve/veya ticaretini durdurmaya karar verdiğinde, yürürlükte olan bazı sözleşmeler ile ilgili ek yaptırım/yükümlülüklere tabi olabilir.
Örneğin, finansal kiralama yolu ile edinilen varlığa ilişkin finansal kiralama sözleşmesinin erken feshi, işletme aleyhinde yüksek cezalar doğurabilir. Bu gibi durumlar için "TMS 37 Karşılıklar, Koşullu Borçlar ve Koşullu Varlıklar" kapsamında değerlendirme yapılmalıdır.
6. Devlet Teşvikleri
İşletmenin daha önce faydalanmış olduğu devlet teşviklerinin bir kısmı, faaliyetlerin durması halinde geri ödenebilir hale gelebilir. Bu durumda
Örneğin, finansal kiralama yolu ile edinilen varlığa ilişkin finansal kiralama sözleşmesinin erken feshi, işletme aleyhinde yüksek cezalar doğurabilir. Bu gibi durumlar için "TMS 20 Devlet Teşviklerinin Muhasebeleştirilmesi ve Devlet Yardımlarının Açıklanması" kapsamında değerlendirme yapılmalıdır.
7. Sebeplerin açıkça belirtilmesi
Finansal tablolarını işletmenin sürekliliği prensibine göre hazırlamayan işletmeler, bu durumun gerekçelerini açık bir şekilde belirtmelidir.
Bu yazıyı sosyal medyada paylaşmak için ekranın solundaki sosyal medya araçlarını kullanabilrsiniz.